بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَوْحَيْنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱضْرِب بِّعَصَاكَ ٱلْبَحْرَۖ فَٱنفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَٱلطَّوْدِ ٱلْعَظِيمِ ٦٣

Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.

– Diyanet İşleri

وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ ٱلْءَاخَرِينَ ٦٤

Ötekileri de oraya yaklaştırdık.

– Diyanet İşleri

وَأَنجَيْنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓ أَجْمَعِينَ ٦٥

Mûsâ’yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık.

– Diyanet İşleri

ثُمَّ أَغْرَقْنَا ٱلْءَاخَرِينَ ٦٦

Sonra ötekileri suda boğduk.

– Diyanet İşleri

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ٦٧

Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi.

– Diyanet İşleri

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٦٨

Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.

– Diyanet İşleri

وَٱتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَٰهِيمَ ٦٩

Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku.

– Diyanet İşleri

إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِۦ مَا تَعْبُدُونَ ٧٠

Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti.

– Diyanet İşleri

قَالُواْ نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَٰكِفِينَ ٧١

“Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz” demişlerdi.

– Diyanet İşleri

قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ ٧٢

İbrahim, dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?”

– Diyanet İşleri

أَوْ يَنفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ ٧٣

“Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu